7 Ekim 2010 Perşembe

Ezgiler ve Marşlar

Sanatın bir düşünceyi veya fikri aktarmadaki görevi oldukça yüksektir. Bu aşamada kurduğu köprü sağlam ve etkili olur. Müzikte bunlardan biri kuşkusuz… Neredeyse müzik dinlemeyen insan sayısı yok diyebileceğimiz kadar azdır. Müslüman camianın da müzik konusunda çeşitli çabaları, uğraşları olmuştur. Bu uğraş 80’li yılların ortalarında başlamıştır diyebiliriz. O zamanlar “bant tiyatroları” vardı. Yani “kaset üzerinden dinlenen, görüntüsüz tiyatro” tanımını yapabiliriz. Genelde içerik olarak da Asr-ı Saadet yılları, o dönemde yapılan savaşlar, sahabenin kahramanlıkları anlatılırdı. Mute Destanı, Musab b. Umeyr, Mekke’nin Fethi gibi bant tiyatroları unutulmazlar arasındadır. İşte bu tiyatroların arasına da enstrümansız ezgiler - o zamanlar enstrümanların günah olduğu düşüncesi vardı- serpiştirilmişti.

Yener Turan, Tamer Duman, Ömer Karaoğlu, İbrahim Tanrıkulu, Eşref Ziya, Mesut Yabanigül, Taner Yüncüoğlu, Abdulbaki Kömür ilkler arasındadır. Bu yolda çok çalışmış, hala da çalışan ve çizgisinden asla çıkmayan Üstad Ömer Karaoğlu’nun ve birçok ünlü bestesi olan ( Şehid Türküsü, Kuşlar…) ve Ömer Karaoğlu ile birlikte 5–6 albüm yapan, “Sel” isimli solo albümü olan fakat günümüzde tanınmayan Tamer Duman’ın kurduğu Grup Selika ilk ezgi grubudur. Yine Eşref Ziya ile beraber 4–5 albüm yapan, Kalksam ve Dirilsem Albümündeki eserlerin yarısını yorumlayan ve “Ah Şehadet” isimli solo albümü olan İbrahim Tanrıkulu da büyük emektarlardandır. O’nun “Ey Mücahid Metin Yüksel, Bizlerin önderi siz şehidler” eseri asla unutulmamıştır.

Bant tiyatrolarını insanlar artık içlerindeki bu ezgiler için almaya başladılar. Hal böyle olunca da 90’ların başında artık ezgi, marş kasetleri çıkmaya başladı. Es Rahmet Rüzgârı, Doğ Ey Güneş, Elbet Sorulur, Andolsun, Kalksam ve Dirilsem adlı albümlerle tanıştık ve hala da dinlemeye devam ediyoruz. O kadar güzel, o kadar özgündü ki. 90’ların ortalarında bu sayılar daha da artmaya, ilgi çoğalmaya başladı. Aykut Kuşkaya, Bestami Korkmaz, Grup Kıvılcım, Grup Genç, Grup Mavera, Hakan Aykut, Mesut Çakmak, Hasan Sağındık, Selçuk Küpçük, Kardeşlik Çağrısı, Mikail ve adını unuttuğum daha birçok kişi ve grup…90’ların heyecanlı zamanlarında, Bosna, Çeçenistan, Afganistan savaşlarının da etkisiyle ezgi ve marşlar doruğa ulaşmıştı. Fakat o zamandan günümüze gelen ve hala aktif olan çok az kişi kalmıştır maalesef. Grup Yürüyüş, Alper, Umut Mürare, Taha gibi değerli sanatçılar çıksa da eskiye özlem hiç bitmemiştir. Ama sonuç olarak İslami camianın özgün müziğinin yerini hiçbir şey tutamamıştır, tutamazda. Çünkü içerisinde samimiyet, gaye, direniş ve umut vardır.

2 yorum:

  1. Ömer Karaoğlu, Hasret Kafesi; Eşref Ziya, Rüzgar favorim ;) Eline sağlık kardeş, biz yaşlandıkça ezgiler güzelleşiyor galiba...

    YanıtlaSil
  2. ellerine sağlık kardeşim bu hakiki sanatçıları dinlemekte olduğum hengamda maziyi yad ederek gözlerim dolmakla beraber derin bir ah çekmekteyim... vesselam o günlere geri dönmeyi ne kadar arzu etmekteyim tarif edemem...

    YanıtlaSil